Asıl önemli olan birinin nasıl doğduğu değil, nasıl büyüdüğüdür.
![Albus Dumbledore](images/1400296.jpg)
![Oğuz Atay](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
Paltonuzu giyerken, atkısı bile olmayan milyonları düşünüyordunuz. Bir kitap okurken ya da yazarken eğitim eşitliğine kavuşamamış yüzbinlerce küçük göz, öfke ya da kızgınlıkla sizi izliyordu.
![Fuat Sezgin](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
1) İslâm’ın erken döneminde Araplar manevî uyanış havasına ve zaferlerden doğan güvenlerine paralel olarak güçlü bir bilgi susamışlığıyla doluydular; böylelikle öğrenmeye tutkun ve yabancı unsurları almaya hazır haldeydiler.
2) Bu şuuru yansıtan yeni din, bilimleri engellemediği gibi üstelik teşvik etti.
3) Emevi, Abbasi hanedanları ve diğer devlet
adamları bilimleri birçok yönden desteklediler.
4) Diğer dinlerin kültür taşıyıcılarına karşı, memleketlerinin fethedilmesi sonrasında Müslümanlar tarafından iyi davranıldı, değer verildi ve onların yeni topluma katılmasını sağladılar.
5) Daha birinci yüzyıldan itibaren İslâm toplumunda, Avrupa’nın Ortaçağ’da ve sonrasında malumu olmayan, eşi
görülmedik, verimli bir öğretmen öğrenci ilişkisi gelişti. Öğrenciler sadece kitaplardan değil, bunun yanı sıra doğrudan doğruya hocalar tarafından verilen dersler yoluyla bilgiler edindiler. Bu, öğrenme eylemini kolaylaştırıyor, böylece güvenilir bir bilginin garantisi
oluyordu.
6) Doğa bilimleri ve felsefe, filoloji ve edebiyat başlangıçtan beri, teolojik
değil, dünyevi bir anlayışla yapıldı ve sürdürüldü. Bilimlerle uğraşmak, sadece din adamları sınıfının imtiyazı değildi, bütün meslek gruplarına açıktı. Bu yüzdendir ki biyografik ve bibliyografik eserlerde Arap-İslâm kültür dairesinin
çoğu bilim adamının baş adları meslek nitelemeleridir, terzi, ekmekçi, marangoz, demirci, deve sürücüsü ve saatçi
gibi.
7) Daha 7. yüzyılda camilerde umuma açık ders faaliyeti başladı. 8. Yüzyılda önemli filologlar, edebiyatçılar ve tarihçiler büyük camilerde kendi eğitim kürsülerine (usṭuvāne) [sütun] sahiptiler. Bu eğitim öğretimde derslerin ve tartışmaların nasıl olduğuna ilişkin bize ulaşan haberler yüksek bir akademik stile tanıklık etmektedirler. Bu büyük
camiler, 5./11. yüzyılda devlet üniversiteleri kurulana kadar kendiliklerinden ilk üniversitelere dönüştüler.
8) Arap yazısının karakteri, Arapçanın kolay ve hızlı yazılmasına imkân tanıyordu ve böylelikle kitaplar çok geniş bir yayılma alanı bulabildi.
9) Hızlı ve köklü bir şekilde gelişen filoloji, bilginlere eserlerinin redaksiyonu ve yabancı dillerle
olan ilişkileri için sağlam bir temel sağladı.
10) Yabancı terminolojilerin alınması ve benimsenmesi, tam tanımlama ve bilimsel kesinlik için bakış açısını keskinleştirdi, kendine özgü Arapça terminolojinin ve bilimsel dillerin oluşturulmasına götürdü.
11) Yazılı aktarım, önce Hicretin ilk yüzyılından beri ilerletilen geleneksel papirus endüstrisi ile
daha sonra ise Çin’den alınan ve İslâm dünyasında yazı malzemesi olarak geniş bir yaygınlık kazanan kâğıdın üretimi için imalâthaneler kurulmasıyla da ciddî biçimde desteklendi.
12) 10. yüzyılda daha iyi ve daha uzun süre kalıcı mürekkebin, bir tür karışım olan isden mamul demir palamutu mürekkebinin (karışımda bulunan ögeler: demir sülfatı, meşe
palamutu ekstresi, gummi arabicum/arap zamkı ve su) geliştirilmesi siyah koyu bir yazıyı mümkün kıldı, böylece yazıların zaman içerisinde solmadan veya kahverengileşmeden daha uzun süreli kalıcılığı sağlandı.
![İsmet Özel](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
Enflasyonu değil durdurmak, yavaşlatmayı bile başaramayan Türkiye ırk bağları olduğu öne sürülen ülkelerin liderliğine göz koyuyor. Eğitim ve öğrenim düzenini değil ıslah etmek, yozlaşmasını bile önleyemeyen Türkiye etnik farklılaşmaya bir çözüm bulacağını sanıyor.
![İsmet Özel](images/avatarlar/pexels-elijah-o'donnell-4.png)
“Öte yandan batılı kültür kurumlarının Türkiye'de verim sağlayan bir olgunluğa ulaşmadığı da bir gerçektir. Fransız modeline uyularak kurulan liselerde olgunluk (baccalauréat) kaldırılmış, eğitim her kademede gevşekleşmiş ve üniversiteler gittikçe artan bir hızla diploma dağıtan kuruluşlar haline dönüşmüştür. Türkiye bilimsel araştırma için, felsefe
öğrenimi için veya sanat çalışmaları için öğrenci çeken bir ülke olmak şöyle dursun bunlara ülke dışında devama yetecek temelleri temin bakımından yetersizliğe gömülmüş bir ülkedir.”
![Zülfü Livaneli](images/avatarlar/pexels-elijah-o'donnell-4.png)
"Ve kültür yarım yamalak eğitim verilen okullardan alınan bir belge değil,bir halkın tarihini kapsayan ve o halkın insanlık tarihi içindeki yerini belirleyen varoluş biçimidir."
![Mütefekkir Dergisi](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
Her ne kadar eğitim sistemi ve kurumlarının siyasi etkilerden tamamen koparılması mümkün olmasa da ihtiyaçtan doğan eğitim kurumları ve işleyen sistemlerin siyasi etkilerle yıkılmasının yanlışlığı kabul edilmelidir.
![Mütefekkir Dergisi](images/avatarlar/pexels-marius-venter-165.png)
Çünkü eğitim, sonucu uzun vadede gözlenebilecek bir faaliyettir. Henüz sonuç görmeden yapılan değişiklikler binlerce insanı mağdur ettiği gibi istikrarlı bir eğitim politikasının uygulanmasına mani olmaktadır.
Eğitimi ideolojik görüşlerin etkisiyle şekillendirmek yanlış olduğu gibi kurumları birbirinin alternatifi olarak görüp siyasi iktidar ele
geçirildiğinde geçmişte yapılanların rövanşını alma hırsına kurban etmek ülkenin geleceği ve pedagojik açıdan uygun görünmemektedir.
![Halis Yeşil](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
Cehaletin bedeli, eğitim masraflarını geçer.