Peter Mendelsund
Peter Mendelsund

Kafka, Dönüşüm’ün yayıncısına, kapak tasarımcısı kitabın kapağına Ungeziefer’inin (böcek) benzerini koymaya yeltenir korkusuyla şöyle yazmıştı:
“O olmasın, lütfen o olmasın! Böceğin kendisi tarif edilmemeli. Uzaktan bile gösterilmemeli.”
Yasaklama biraz hummalı görünüyor. Acaba Kafka, okurlarının hayal gücüne dayalı edimlerini koruma altına

almaya mı çalışıyordu? Kafka çevirmenlerinden biri bana şöyle demişti:
“Belki de Kafka sadece, böceğinin okur tarafından içeriden –dışarı bakarken– görülmesini istemişti.”

Peter Mendelsund
Peter Mendelsund

Emma Bovary'nin göz rengi, Flaubert'in romanı Madam Bovary boyunca ( meşhur bir şekilde ) değişip durur. Mavi, kahverengi, simsiyah... Bunun bir önemi var mı?
Varmış gibi görünmüyor.

Peter Mendelsund
Peter Mendelsund

Başka bir soru: Bir roman boyunca bir karakter gelişirken, size nasıl “göründüğü” (dış görünüşü), içsel gelişimin sonucu olarak değişir mi? (Gerçek bir insan, mizacını daha iyi tanıdığımızda gözümüzde güzelleşebilir; böyle durumlarda, artan sevgimiz daha yakın bir fiziksel gözlemden kaynaklanmaz.)
Karakterler tanıtıldıklarında tamamlanmış olurlar

mı? Belki de olurlar, ama düzensiz bir şekilde; bir yapbozun olabileceği gibi.

Peter Mendelsund
Peter Mendelsund

Şunu da söylemek lazım ki, bazen okurken tek gördüğümüz kelimelerdir. Okurken baktığımız şey harflerden yapılmış kelimelerdir, ama bunların ötesine geçmek, kelimelerin ve harflerin işaret ettiği şeye bakmak için eğitiliriz. Kelimeler oklar gibidir – kendileri bir şeydir ve ayrıca bir şeyi işaret ederler.
Samuel Beckett , James Joyce‘un Finnegans Wake‘i için

şöyle demişti:
“O kitap yazılmamış. Amacı okunmak değil – ya da daha doğrusu, sadece okunmak değil. Bakılması ve dinlenmesi lazım. Joyce’un yazdıkları bir şey hakkında değil, o bir şeyin ta kendisi.”

Peter Mendelsund
Peter Mendelsund

“Bir kitabı ilk açtığınızda bir sınır bölgesine girersiniz. Ne bu dünyada, yani bir kitabı
tuttuğunuz dünyadasınızdır, ne de o dünyada. Bu çok boyutluluk bir yere kadar genel
okuma hissini tarif eder: İnsan aynı anda birçok yerdedir.”

Peter Mendelsund
Peter Mendelsund

Bazen bir oyunda, tek bir rolü birkaç aktör canlandırır. Böyle durumlarda, tiyatro seyircisi birden çok aktörün yarattığı bilişsel uyumsuzluğu açıkça hisseder. Ama bir romanı okuduktan sonra geriye dönüp baktığımızda, her karakter tek bir aktör tarafından canlandırılmış gibi düşünürüz. (Bir anlatıda ”karakter” çokluğu psikolojik karmaşıklık olarak

yorumlanır.)

Peter Mendelsund
Peter Mendelsund

Görülebilirlik, inanırlıkla karıştırılabilir.